Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu: Turizm Macahel’i ve Özellikle Macahelli’yi Bozmak Üzere…

1978 yılında Camili Sağlık Ocağı’nda doktor olarak çalışması vesilesiyle Macahel’i ve Macahellileri yakından tanıyan Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu, GEF-II (Dünya Bankası) hibe projesi olarak çıkarıldığı sanılan yöresel bir gazetede yayınlanan makalesinde, yöredeki turizm faaliyetlerinin olası zararları hakkında çok önemli tespitlerde bulundu. Aslen Rizeli olan ve bir dönem Rize milletvekili olarak da görev yapan Prof. Bekaroğlu yazısında, tüm doğal güzelliklerin ve zenginliklerinin ancak insanla birlikte bir anlamının olduğunu vurgulayarak, Macahel’in güzelliğinin de Macahel insanından, onların geleneksel değerlerinden kaynaklandığını ifade etti.

Bacasız sanayi olarak anılan turizmin, gittiği her yeri, bu bağlamda daha önce turizme açılan Uzungöl ve Ayder’i bozduğu gibi Macahel’i de bozmak üzere olduğunu belirten Bekaroğlu, yazısının devamında 2007 yılında yörede yaşadıkları karşısındaki şaşkınlığını örneklerle anlattı.  Müşteri yarışına giren Macahelli’nin kendisine yabancı geldiğini, halk arasında Macahel’in pazarlandığından söz edildiğini, bu yaklaşımın,  Macahel’i ve Macahel insanını farklı kılan özellikleri yok edeceğini ifade etti.

Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu’nun “dışarıdan” yaptığı objektif tespitler, kontrolsüz bir şekilde ve koruma anlayışıyla tam bir çelişki içinde yöreyi turizme açan sözde biyolojik çeşitlilik ve doğal kaynak yönetimini öngören GEF-II Projesi ile yöreyle ilgilenen sözde çevreci kuruluşların çalışmalarına yönelik eleştirilerin haklılığını teyit etmesi yönüyle dikkat çekti.

Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu’nun Yazısı:

Macahel’i turist bakışlardan kıskanmak

İnsan yoksa var olan hiçbir şeyin anlamı olmaz. Güzelim ırmaklar, yeşil dağlar, masmavi gök, yayla düzlükleri, kuşlar, ilgilenenler için envai çeşit ot, böcek… İnsan yoksa bütün bunların ne anlamı var? Kim anlayacak bütün bunların değerini, kim sevecek bütün bunları, bütün bunlarla kim sevinecek, insan yoksa?

Allah, O, ezel ve ebed olan, hiç bir şey yokken var olan, her şeyden sonra da var olacak olan… O da insanı yarattı, kendini bilsinler, tanısınlar diye. İnsanın eşref-i mahlûkat olduğundan hiç şüphe yok. İnsan yaratılmışların en şereflisidir, çünkü tüm yaratılmışlara ad veren, kendisine adlar öğretilen insandır. İnsan yoksa hiçbir şeyin adı ve de anlamı yoktur.

İnsan dediğimiz de biyolojik varlıktan ibaret değildir. Malum biyolojik varlık, eylediği için, ürettiği için, düşündüğü için, sevdiği için… İnsandır, bizi insan yapan değerlerimizdir.

1978 yazında 23 yaşında genç bir hekim olarak Macahel’e gittiğimde, değerleri olan güzel insanlarla karşılaşmıştım. Ben Macahel’i bu güzel insanları için sevdim, onlara bağlandım ve hala her fırsatta onlara gidiyorum. Elbette doğa da çok güzeldi ama ben hiçbir zaman Macahel dağları için “İsviçre gibi” demedim. Bilmiyorum, İsviçre’yi tanınır yapan nedir ama Macahel’i benim için sevilir yapan, güzel insanlarıdır. Macahel insanını güzel yapan da değerleridir.

En son 2007 yazında Macahel’e gittiğimde, beni yine dostlarım olan güzel insanlar karşıladılar ve yine unutulmaz iki gün geçirdik. Ama bu sefer Macahel’den buruk ayrıldım; şimdi Macahel ve Macahel’in güzel insanları ile ilgili endişelerle doluyum. Güzelim Karadeniz’in Uzungöl’ünün ve Ayder’inin başına gelenler, Macahel’in de başına geliyor. Henüz Uzungöl ve Ayder kadar değil ama Macahel’i de kaybedeceğiz gibi. Evet, bacasız sanayi turizm Macahel’i bozmak üzere, gittiği her yeri bozduğu gibi.“Hayat böyle, oradaki insanların da ihtiyacı var, her şeyin bir karşılığı olmalı” diyenler olacak ama ben evinde yatırdığı insandan para alan Macahelli’ye zor alışacağım. Kapısında baktığı tavuğundan sıcak sıcak kaptığı yumurtayı çocuğundan esirgeyip omlet yapıp misafirine (artık müşteri diyeceğiz) üç liraya satan Macahelli bana soğuk geldi. Aynı şekilde “Hoş geldin doktor” dedikten sonra hatır sormadan müşteri kapmak için minibüsün yanına koşan pansiyoncu Macahelli de bana yerli turistler kadar yabancı geldi.

İsmini vermeyeyim, eski bir dostla sohbet ederken Macahel’i pazarlamaktan söz etti. “Pazarlama” kelimesi de bana çok itici geliyor; bir insanın, bir değerin, bir yörenin pazarlanması, benim anlayabildiğim, kabullenebileceğim bir iş değil. Ama Macahelli’ye bu çerçeveden iki cümle etme ihtiyacı duyuyorum. Elbette siz de, herkes gibi, modernliğin nimetlerinden (!) faydalanmak istiyorsunuz. Herkesin olduğu gibi, buzdolabı, çamaşır ve bulaşık makinesi, plazma TV ve daha ne kadar modern araç-gereç varsa hepsini kullanmak sizin de hakkınız. Bunlar için para kazanmak gerekiyor; bunun için de elinizde olanları pazarlayacaksınız. İşte bu pazarlama işi, herkesi olduğu gibi sizi de bozacak, siz de herkes gibi olacaksınız. Ondan sonra Macahelli olmanın hiçbir anlamı kalmayacak, Macahel’in de diğer yerlerden hiçbir farkı. Bir soru ile bitireyim. Macahel’i ve Macahelli’yi bozmadan Macahel’de daha rahat yaşamanın yolu yok mu? Ayder ve Uzungöl olmadan turizm mümkün değil mi?

Kaynak: http://www.macahel-cevre.org/turkce/pdf/sayfa2.pdf


Haberin kaynağı : http://www.macahelbizimdir.org
Macahel Bizimdir İnisiyatifi