Çevrecilerin İki Yüzü

Yazan : Maralli


Nükleerci olduklarını kimseye söylemeyin, Herkes onları çevreci sanıyor

Yararlı mı, zararlı mı tartışmaları sürerken, Türkiye'nin Mersin Akkuyu'da yapılacak ilk nükleer enerji santralinin ihalesi gerçekleştirildi. Bazı çevrecilerin yoğun muhalefetine rağmen düzenlenen ihaleyi, Türk ortaklı Rus firma kazandı.  

İşin tuhaf yanı, ihaleyi uzun zamandır takip eden ve Ciner Grubu'yla birlikte gireceğini açıklayan Rus Atomstroyexport şirketinin ilk ortaklığı, çevreci TEMA Vakfı'nın kurucu üyesi Müfit Erbilgin'leydi. Sonra geri plana düşen ERG İnşaat'ın sahibi Erbilgin'in TEMA kurucularından olması, küçük grupların dışında çevreci duyarlılığıyla bilinen kesimi pek rahatsız etmedi. Çünkü çevreci vakıf ve dernek üyelerinin birçoğu bu tür faaliyetlerin içinde. Örneğin, TEMA'nın kurucularından işadamı Nihat Gökyiğit, sahibi olduğu Tekfen şirketiyle enerji alanında faaliyet gösteriyor ve vakfın diğer kurucu üyeleri arasında da çevreye en çok zarar verdiği iddia edilen dev sanayi şirketleri var. Üstelik bu çarpıklık, yalnızca TEMA'yla da sınırlı değil. Sahip olduğu televizyon kanalı NTV'de sıklıkla doğaya vurgu yapan Doğuş Grubu da çevreye verdiği zararla gündemden düşmeyen General Motor'la girdiği ortaklıkla biliniyor. General Motor'un CEO'su Ferdinando Beccalli, 2007 Mayıs'ında Türkiye'ye gelmiş, Doğuş Grubu'yla nükleer enerji alanında birlikte hareket edebileceklerini açıklamıştı. Becalli, Garanti Bankası'na yaptıkları yatırımın yanı sıra sağlık ve yüksek teknoloji alanında da çalışacaklarını ifade etti. Garanti Bankası'nın Doğal Hayatı Koruma Vakfı'na (WWF) sponsor olduğu düşünülürse, çarpıklığın boyutu korkutucu bir hal alıyor. Çevreci eylemlerde önde gelen isimlerin çoğu, nükleer enerji konusunda bilgi sahibi olmadıklarını söylüyor. TEMA Vakfı'nın kurucusu Hayrettin Karaca, "Ben nükleerden anlamam. Benim işim toprakla." diyor. Eski TEMA genel müdürü ve şimdilerde Greenpeace'in Akdeniz direktörü Uygar Özesmi ise, meselenin TEMA'ya mal edilmesinin yanlış olduğunu, bunun Erbilgin'in sorunu olduğunu anlatıyor. TEMA kurucularının neredeyse tamamının Türkiye'nin önde gelen sanayicileri olduğunu hatırlattığımızda da Özesmi, konu hakkında çok konuşmak istemediğini ifade ediyor. Doğal Hayatı Koruma Derneği'nin (DHKD) Proje Müdürü Sema Atay, "Nükleer santrallerin zararlı olduğunu düşünen de var düşünmeyen de. Herkes bir sürü şey söylüyor. Dernekte de nükleer enerjinin zararlı olduğunu düşünenler ve düşünmeyenler olabilir. Konuştuklarımızı yayınlarsanız, bu haksızlık ve saygısızlık olur." diyor. Türkiye Çevre Platformu (TÜRÇEP) Başkanı ve Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Tanay Sıdkı Uyar da "Yenilenebilir enerji kullanımının niçin gerekli olduğunu anlatırım ama siz bana 'Çevreci vakıfların kurucuları neden nükleer santral ihalesine girer?' diye sorarsanız bilemem ki kimin eli kimin cebinde." diye konuşuyor.

'Çevrecilik maskesiyle ihale!'

Nükleer santralin inşasına net bir tavır koyan nadir oluşumlardan biri Doğa Savaşçıları Çevre Örgütü. Doğa Savaşçıları'nın (DS) Başkanı Zafer Murat Çetintaş, çevreci görünenleri sert bir dille eleştiriyor. TEMA'nın oluşumunda Hayrettin Karaca'nın iyi niyetinden faydalanıldığını söyleyen Çetintaş, "Çevreciyim diyen birinin nükleer enerji hakkında bir şey bilmiyorum demesi abestir. 170 maaşlı çalışanıyla TEMA bir holding gibidir. Çevreci geçinenler, sermayenin oluşturduğu yapılanmalar, bunların doğayla çevreyle uzaktan yakından ilgisi yok." diyor. Çetintaş, çevreci eylemleriyle gündeme gelen Greenpeace'in dünya petrol devi Shell'in % 51'ine sahip olduğunun belgeleriyle ortaya konduğunu, TEMA eski Genel Müdürü Uygar Özesmi'nin de TEMA'da olduğu gibi Greenpeace'de de yüksek paralar karşılığı çalıştığının altını çiziyor. Çetintaş, "TEMA kurucularından Nihat Gökyiğit'in Bakü- Tiflis-Ceyhan (BTC) Boru Hattı güzergâhında yaptığı birinci sınıf toprak arazilerinin tahribatı halen giderilememiştir. Amaçları kendi yaptıkları işi gizlemek ve bir anlamda da günah çıkartmaktı. Aslında çevreci kurumun başında görünerek ihale kovalamak amacındalar. Kendilerini çevreci, sivil toplum örgütü olarak tanımlayan insanların, çevreyle alakası yok. Bu yönü kullanarak kendi ticarî faaliyetlerini sürdürmek ve rant elde etmek için kullanıyorlar. Hayrettin Karaca ticarî faaliyetlerden çekildi. Nihat Gökyiğit, Müfit Erbilgin gibi isimler neden çekilmedi? Çünkü hala ihale takibine devam ediyorlar." Çevreci geçinen sermaye sahiplerinin, kazançlarının bir bölümünü de çevre için harcadıklarını, çevreyi kirlettiklerini gizlemek için de bu imaja ihtiyaç duyduklarını anlatıyor Çetintaş. Çevreyle ilgili faaliyetlere göz boyamak için girdiklerini iddia eden DS Başkanı, "Bunu yaparken de yine kendilerine mal ediyorlar. Vergiden düşerek yaptırdıkları parklara kendi adlarını yahut eşlerinin ve yakınlarının adını veriyorlar. O kadar çok açıkları var ki. Deniz Temiz Derneği (Turmepa) de aynı bunun gibi. Günah çıkartan ve işlerin hallolduğu bir yer. Mesela, eski Doğal Hayatı Koruma Vakfı Başkanı Okan Tapan da petrolcüdür. Transtrakya petrol boru hattının ihalesine girmek istedi. Bunlar STK filan değil. Holding ve holdinglerin yan kuruluşları. Derneklerde olan yolsuzluklar, bu tür kuruluşlarda ve vakıflarda fazlasıyla oluyor. Halkımız kime yardım ettiğine dikkat etmeli. Eğer bunları inkâr eden varsa, istediği platformda açıklarını anlatmaya hazırım." diyor. m.yegen@zaman.com.tr 



MacahelBizimdir : 13.10.2008 06:03:00 Tarihinde bu mesajı düzenledi..

Yazının Kaynağı : http://www.macahelbizimdir.org/Forum.asp?forum=oku&msgid=61
Macahel Bizimdir İnisiyatifi