(Alıntı) Maçahel: Manyak Ötesi Bir Bölge

Yazan : Maralli


Mutlu Tönbekici, Vatan (21.08.2008)

An itibarıyla üzerinde “Yetişen Oto Kurtarıcı Nazım” yazan bir çekicinin üzerinde Trabzon’a doğru gitmekteyiz.

Sonunda patates etmeyi başardık arabayı. Caddy’miz memleketin yollarına dayanmadı. “Esnaf cipi” değil gerçek cip lazımmış. (Gerçi yanı başımızda bir adet Range Rover da bozuk bozuk bekliyordu)

Olay şöyle oldu: Maçahel’de işin suyunu çıkardık. Şimdi yalan yok. Üç dört kere altını fena vurduk.

Peki “Maçahel” neresi yahu?

Maçahel, (resmi ismi Camili) Gürcistan sınırında manyak ötesi bir bölge. Artvin’in şirin olmayan ilçesi Borçka’dan yukarı dağlara vuruyorsun, 1600 metrelik bir aşıtı aşıp Gürcistan’a bakan tarafa iniyorsun. Yol çok kötü.

Sonuç: Yeşil bir halıyla kaplı gibi duran vadiler ve vadilerin içine dağılmış altı yedi köy. Köy diyorum ama tekrar edeyim buralarda bizim anladığımız anlamda köy yok. Herkes kendi bahçesinde ev yapmış. Evlerin arası en az 2 kilometre. İş olsun diye köy denmiş.

Ne yapıyorlar? Arıcılık yapıyorlar. Özel Kafkas arısı denilen bir arı yetiştiriyorlar, nefis kestane balı çıkarıyorlar. Gürcüce konuşuyorlar. Akordeonla ve nefis Kafkas hareketleriyle müthiş güzel horon oynuyorlar. Oynarken ara ara “yi hu hu” diye bağırıyorlar. Evler hiç bozulmamış. 150 yıl önce nasıl yapıldıysa öyle. Komple ahşaptan.

Soğuk savaş döneminde yasak bölge idi. Sadece köylüler girip çıkabildi yıllarca. SSCB ortadan kalkınca Türklere serbest oldu, yabancılara hâlâ yasak. Kışın gitmek mümkün değil. Yollar altı ay kapalı. Ekseriyeti göç etmiş. Yazın geliyorlar. Bir bereket çanağı. Ladin ağaçları en az 30-40 metre. Doğa meraklısı gruplar geliyor, köy pansiyonlarında kalıyorlar, yürüyüş yapıyorlar.

Yaptığımız iş gereği köylerdeki bütün pansiyonları görmek istedik. Her bir köy birbirinden en az 10 kilometre uzaklıkta ve yolların kötülüğü yüzünden yarım saatten önce alınmıyor.

Fakat Maçahel geçidi’ni geçmiş bir araç eh bu yolları da haydi haydi aşar dedik.

Maral vadisi’ni bitirdik, oradan Efeler Vadisi’ne geçtik, Kayalar köyü’nde gitmemiz gereken yere gittik, tam Efeler Köyü’ne girer iken Manita Bey şu lafı etti: “Vosvogen de amma sağlam araba yapıyor ha! Bana mısın demedi!”

Yukarıda Allah var, yemin ederim 5 dakika geçti geçmedi hayvancık bağırmaya başladı: STOP! STOP! STOP!

Haydaaa.. Kapattık motoru, açtık kaputu... Soğutma suyu komple boşalmış. Alt muhafazayı açtık baktık radyatör hortumu kopmuş. Daha güzeli: Cep çekmiyor.

Yürü Allah yürü yarım saat sonra telefonlu bir ev bulduk. Kimse yok, kapı kilitli değil, girdim aradım. (Kapıların kilitlenmediği bir dünya!) Minibüsçüyü çağırdık. 1 saat sonra geldi. Aracı bıraktık döndük merkez köye. Yerleştik bir pansiyona. Koç Alianz’ı aradım, hallederiz dediler.

Hakikaten sabah sekize on kala geldi çekici. Nazım Ağbi namazdan sonra basmış gelmiş Arhavi’den.

En yakın ilçe merkezi Borçka’ya gelmemiz 5 saat sürdü. O korkunç yolları çekici ile döndük. Trabzon’a da ekle 3 saat, akşama doğru servisin önündeydik.

Tam bir rezillik. Tek güzellik: Çekici tepesinde manzara çok güzel oluyor. Fil üzerinde gider gibi. Heh.

http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=194810&Categoryid=4&wid=156


Yazının Kaynağı : http://www.macahelbizimdir.org/Forum.asp?forum=oku&msgid=81
Macahel Bizimdir İnisiyatifi