Kırsal Çevre Sorunlarını Araştırma mı, Yoksa Kırsal Çevrede Sorun Oluşturma mı?

Yazan : Mereta


Camili Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği yayını olarak “Camili’nin Sesi” adıyla (Ocak-Şubat-Mart 2008- Sayı 1) “gazete” formatında bir yayın çıkarıldı (yayına pdf dosyası olarak http://www.macahel-cevre.org/turkce/pdf/sayfa1.pdf ve http://www.macahel-cevre.org/turkce/pdf/sayfa2.pdf adreslerinden ulaşmak mümkün). Öncelikle Macahel yararına olması, yöre sorunlarının çözümüne katkı sağlaması ve gerçek anlamıyla yörenin sesini yansıtması kaydıyla bu gibi girişimleri genel olarak olumlu karşılamak gerekir. Ancak bahsettiğimiz kriterler çerçevesinde ihtiyat payını da her zaman için saklı tutmak gerekiyor. Gazete, dergi vb. yayınların finansal olarak ciddi bir kaynak gerektirdiği ortadadır. Her ne kadar Derneğin bu yayınının hangi finansman kaynağına dayandığına dair açık bir bilgi yoksa da Gef-2 hibe projesi vs. desteğinin olabileceği tahmin ediliyor. Aslında burada önemli olan bunun içerik olarak neye hizmet edeceğidir. Ancak şu da bir gerçek ki çoğu zaman finansmanı sağlayanlar içeriğe de bir şekilde yön veriyorlar.

“Gazete”nin içeriğini detaylı değerlendirecek değiliz. Bu sayı itibariyle, bize göre olumlu, katıldığımız fikirleri içeren yazılar olduğu gibi, eleştirilmesi gereken hususlar da var. Burada sadece dışarıdan gazel okuyan bir yazıya hem tepki göstermek hem de doğrusunu belirtmek amacıyla birkaç söz söylemekte yarar var. Kırsal Çevre (Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği) adına yazılan “Macahel’de Küçük Bir Yapı” başlıklı, Ahmet Demirtaş imzalı yazının, yöremizin tarihi-siyasal geçmişiyle ilgili bilgi yoksunu değerlendirmelerinin düzeltilmesi gerekir. Yazının bu kısmında özetle, Macahel’in siyasi sınırlarının belirlenmesinin, doğaya sınır çekmediği, fakat birlikte yaşayan halkın ilişkilerini kesintiye uğratarak acılara neden olduğu belirtildikten sonra, Cumhuriyetin ilk yıllarında sorun yaşanmadığı, 1940’tan sonra durumun değiştiği, bu yılın Hitler faşizminin doruğa çıktığı yıl olduğu, ırkçı-şoven dalganın bizde de etkili olduğu ve yörenin yakın zamana kadar izinle gidilebilen yer durumuna geldiği, yüzyıllarca Macahel olarak bilinen yerin adının Camili olarak değiştirildiği, bu uygulamanın toplum hafızasını yok etmeden başka işe yaramadığı, şimdilerde kimi bürokratların Macahel adını kullananlara oranın ismi Camili diye tepki gösterdiği, bu ve benzeri şoven yaklaşımlara bir yanıtının olduğunu, Camili’deki eski binada Macahel J. K. Komutanlığı yazdığı, bunun kitaplık-köy odası olarak değerlendirilerek tarihe sahip çıkılması gerektiği ifade edilmiş.

Değerlendirmeye geçmeden önce şunu söylemeden geçemeyeceğiz, bu dernek ve başkanları (gerek önceki başkanı Yücel Çağlar gerekse mevcut başkan-aynı zamanda bu yazının sahibi) acaba kendilerini “Macahel Uzmanı” falan mı sanıyorlar? Hatırlayacaksınız, Tema-Gef’den önce yörede ilk araştırma yapan, esasen diğer yöre dışı kuruluşlara yol açan, belirli ölçüde onları yönlendiren Kırsal Çevre isimli bu dernektir. Önceki başkanı, yöreyle ilgili araştırmasıyla yöre doğası, onun korunması adına ahkâm kesme, parlak (!) fikirler yürütme konusunda kendini yetkili görmüşken, şimdikisi de yaptığı bir geziyle yörenin tarihi-sosyal-siyasi dokusu üzerine ahkâm kesiyor!

Yöre tarihiyle ilgili yaptığı değerlendirmeler tümüyle yanlıştır, sorunludur. Birincisi coğrafi olarak Macahel vadisinin siyasi sınırları, Türkiye’nin tek taraflı çizdiği bir sınır değildir. Aksine Sovyet Rusya’nın baskı ve entrikaları ile vadinin aşağı kısmı elimizden çıkmıştır. Oysa bilindiği gibi Batum ve çevresi (dolayısıyla Macahel’in tamamı) Misak-ı Milli’de (Milli Ant’ta) belirtilen sınırlara (yani ulusal kurtuluş mücadelesinin başlangıcında Türkiye olarak kabul edilen sınırlara) dâhil bir yerdir. Ancak savaş koşulları, kuruluş aşamasındaki bir ülkenin askeri-siyasi gücüne dayalı durumu itibariyle bazı yerler, özerk yönetim şartıyla sınırlarımız dışında kalmıştır. Dolayısıyla birlikte yaşayan halkın ilişkilerini kesintiye uğratan temel etken savaş koşullarına bağlı siyasi ortamdır.

İkinci olarak 1930’lardan sonra meydana gelen durum, Camili’den yapılan pasavanla geçişin kaldırılmasıdır. Yazıda belirtildiği gibi yöreye yakın zamana kadar izinle girilebilmesi, birçok sınır bölgesinde olduğu gibi yörenin askeri yasak bölge statüsüyle ilgili bir durumdur. Gerek bunun gerekse sınırın kapatılmasının, Hitler faşizmi ve bunun etkisiyle hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.

Camili-Macahel ismine gelince, Macahel esasında Macahel deresi etrafındaki vadinin genel adıdır, yani coğrafidir. Osmanlı döneminde bu isimle, önce sancak ve daha sonra vadideki 26 köyü içeren bir nahiye teşkilatı bulunmaktaydı. Ülkemizin kurtuluş-kuruluş mücadelesi sürecinde Macahel vadisindeki köylerin büyük bir kısmı yukarıda belirtilen sebeplerle sınırlarımız dışında kalmıştır. Sınırlarımız dâhilinde olan 6 köy, Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni idari teşkilatlanması çerçevesinde, Artvin İl Genel Meclisi’nin 1925’te aldığı bir kararla bugünkü Türkçe isimleri almış, ancak nahiye-bucak yönetimi 1959-1960’a kadar Maçahel ismiyle devam etmiştir. Bu yıllarda alınan bir kararla (Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi) nahiye-bucak adı olan Maçahel, nahiye-bucak merkezi köyün, yani Camili’nin (Hertvis’in) ismine atıfla Camili Nahiyesi-Bucağı şeklinde değiştirilmiş ve buna bağlı olarak 6 köyü içeren bölge, Camili (Macahel) yöresi olarak da anılmaya başlamıştır. Milli-ulus devlet olarak idari teşkilatlanma içinde resmi dilimize uygun adlandırmalar yapılması (adlandırmalarının başarılı olup olmadığı elbette ayrıca tartışılabilir) doğaldır ve bu sadece yöremizle sınırlı değildir. Dolayısıyla resmi işlerde, bürokraside bu isimlerin kullanılması da tabiidir. Görüldüğü gibi tüm bunların da 1940’larla, Hitler Faşizmiyle bir ilgisi bulunmamaktadır. Ayrıca bu durum, Macahel isminin yok olması anlamına da gelmemektedir. Dediğimiz gibi coğrafi ve geleneksel bir adlandırma olarak elbette ki bu isim varlığını sürdürmektedir. Kaldı ki yörenin girişindeki geçidin resmi haritalardaki ismi “Maçahel Geçidi” şeklindedir. 1960 sonrası bazı resmi yayınlarda (örneğin il yıllıklarında) yeni-resmi ve eski-geleneksel isimler birlikte yer almaktadır.          

Sonuç olarak, yöre doğası konusunda yöreye yeterince sorun açan bu dernek, şimdi de yörenin yerel kültürü üzerinden mi sorun çıkarmaya çalışıyor diye merak ediyoruz. Bu konuda yazarın iyi niyetli olduğunu varsaysak bile, yine de yöremizle ilgili ahkâm keserken herkesi daha duyarlı olmaya davet ediyoruz.     


Yazının Kaynağı : http://www.macahelbizimdir.org/Forum.asp?forum=oku&msgid=82
Macahel Bizimdir İnisiyatifi