Bizim Amişler

Amerikan toplumunu çok merak etmişimdir.  Dini inanışları, mezhepleri nasıldır, ABD çatısı altında nasıl bir arada yaşamayı sürdürmektedirler diye? Bunu araştırırken bir topluma rastladım ki çok dikkatimi çekti. Bu toplum, New York’a 100 km. mesafede Pensilvanya’da yaşar. Yaklaşık 170 bin kadar nüfusu vardır. Yaşantılarında teknolojinin verdiği meyvelerden hiçbir şey yoktur. Buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, televizyon vs. hiçbir şeyi kullanmazlar. Çünkü elektrik kullanmayı reddetmişler.  Son model Amerikan arabalarına binmiyorlar. At arabalarını kullanıyorlar. Mum ışığında yaşıyorlar. Çok tutucu Hıristiyan bir toplum.

Şimdi diyebilirsiniz ki bize ne bu toplumdan. Bu topluma benzer bir toplumun bizde de yeşermeye başladığını göreceksiniz. Ancak bizimkilerin onlardan tek farkı: Bizimkiler teknolojinin meyvelerini kullanmayı çok severler. Sevmelerine severler ama öyle bir bencildirler ki,  böyle bir yaşam tarzını kendi halkına yaşatmayı çok görürler. Geldikleri memleketlerine yeniliklerin, yatırımın girmesine engel olmaktan geri durmazlar. Turizmi, turistleri çok severler. Yalnız turistlerin yaşamlarını kolaylaştıracak tarzda bir yeniliğin olmasını istemezler. Ben bunların bir neferi olan birisinin ağzından şöyle bir konuşma dinlemiştim: “Biz Macahel’in eskisi gibi kalmasını istiyoruz. Yol olmasın. Araba olmasın. Turist geldiği vakit köydeki benim vatandaşım, beslediği katır veya at ile turisti dolaştırsın. Yükünü taşısın ve para kazansın.’’ Oysa Macahel’de yaşamak sadece turist dolaştırmakla bitmiyor. Herkesin fikrine saygı duyarım. Kavgacı değilim. Ancak, lafımı da esirgemem. Bunu hangi gerekçeyle söyledi bilmiyorum. Benim aklıma gelen; vatandaşa, arabanın egzoz gazından katırın organik gazı daha iyi olur düşüncesiyle söylemiş olabilir.

HES’e karşı vermiş oldukları mücadelenin birinci raundunu kazandılar. Ancak bunun ikinci, üçüncü raundu da var. İnşallah son gülen iyi güler. Maral ve Uğur köylerinde yapılacak bir yatırım ilk önce orada yaşayan halkı ilgilendirir. O köylerde toprağı olan, dışarıda veya içerdeki vatandaşı ilgilendirir. Başkalarının karışmaya hakkı yoktur. Nasıl ki benim gidip de bir başkasına, ”Bahçene şunu dik veya dikme.” demeye söz hakkım yoksa hariçten gazel okuyanların da buna hakları yoktur. Yasalar her ne kadar bu hakkı vermiş olsa da, Düzenli’deki HES için benim bugüne kadar bir kelime laf etmişliğim yoktur. Çünkü bu, Düzenli halkını ilgilendirirdi. İlgililer (kendilerini biliyorlar) toplama su ile değirmeni çevirmeye çalışıyorlar. Diğer köylerden alakası olmayan birçok kardeşimizi yalan yanlış bilgilerle doldurup arkalarına alarak dava açmaları aslında acziyet içinde olduklarını gösterir.

T.C. vatandaşı olan herkesin dava açma hakkı vardır. Gezi parkında da dolaşabilirsiniz. Pankart da açabilirsiniz. Slogan da atabilirsiniz. İstiklal Marşı’nı, Onuncu Yıl Marşı’nı da okuyabilirsiniz. Her akşam bir araya geldiğinizde andınızı da içebilirsiniz. Kimsenin bir şey demeye hakkı yoktur. Ancak HES yapılacak, karşı çıkacaksınız; yol yapılacak, genişleme yapılacak, karşı çıkacaksınız. Beyler, Macahel’e bir iyilik yapmak mı istiyorsunuz? Elinizi Macahel’in üstünden çekin. İdeolojik bir saplantı içinde olduğunuz belli. Destek olamıyorsanız, köstek de olmayın. Sizin ne kadar asfaltlı yollara ve elektriğe ihtiyacınız var ise Macahel halkının da bunlara ihtiyacı vardır. Zihniyetinize teslim olmuş olsak on sene, on beş sene sonrası için bizleri zorunlu olarak Amerika’da yaşayan Amişler gibi mum ışığında yaşamaya mahkûm edeceksiniz.  Bunun için, siz ve sizin gibilere Allah fırsat vermesin. (Âmin)


Haberin kaynağı : http://www.macahelbizimdir.org
Macahel Bizimdir İnisiyatifi