Macahel Vakfı Pikniğine Dair Seyahatname

Yolculuğumuz 09.40'ta başladığında meteorolojinin bugün için öngördüğü menfi hava koşulları dolayısıyla tedirgindik doğrusu. Bir saatlik seyahatin akabinde İstanbul'un altmış beş bin nüfuslu ve yüzölçümü bakımından en büyük kazası Çatalca'ya gelince semaya nazar ettik. Çok bulutluydu ve rahmetin habercisi sıcak bir hava hakimdi. Ardından şirin bir köy karşıladı bizi: İnceğiz. Orayı da geride bırakıp mesire alanına ulaştık. Işıklı ve renkli tabelada "01 Haziran Kaledere(Adıyaman) ve Macahel köyü için kiralanmıştır." yazılıydı.

Temizlik İmandan

Böyle buyuruyor peygamberimiz. Piknik alanına girdiğimizde sağda sıra sıra çeşmeler, salıncaklar gözümüze çarptı. Neredeyse adım başı çeşme. Fakat çoğunda içilmez su yazmakta. Her çeşmenin mermerinde vecizeler var. Mesela "Devler gibi eserler yaratmak için karıncalar gibi çalışmak lazım."  Macahel Vakfı'nı bu hususta tebrik etmeliyiz.  Bol çeşmeli, tuvaletli bir yer düşünülmüş.  İbadethanenin yokluğu eksiklik olsa da insanlar kendi imkanlarıyla dini vecibelerini yerine getirebildiler.

3.500 TL

Kira bedelini işitince dudaklarımız uçukladı: 3.500 TL. Bunu vakıf finanse ediyor ancak bizden para talep edildiğine de şahit olmadık değil. Bir mahzuru mu var? Takdir sizin. Gönlünüzden kopuyorsa verirsiniz.

Bir Deve Hikayesi

Deveye sormuşlar: Boynun neden eğri? "Nerem düz ki?" demiş. Deveye de bindik merdiven yardımıyla. Mesire sahasında şöyle bir turladık. Eskiden insanların develerle, atlarla, katırlarla yollara koyuldukları yadımıza düştü. Tam deveyle seyahatin sonuna gelmiştik ki rahmet bastırdı. Beklenen yağmur 14.00'te yağmaya başladı. Hemen gerilen naylonların altına sığındık. Yarım saat sürdü bereket ve ardından açan yalancı güneş.

Akordeon

Şenliğin olmazsa olmazı akordeon eşliğinde oynanan halk oyunları ve tepilen horonlar.  Halka biçimindeki insanları seyretmeye doyum olmadı. Komut veren genç, oyuncuları coşturdu ve bu coşku ikinci yağmura değin sürdü. Sonrasında insanlar Nasreddin Hoca misali rahmete basmamak için kaçıştılar.

Kazlar, traktörler

Karayolunda yürürken badi badi yürüyen üç kaz gördük. Çok sevimliydiler. Ezilmemeleri için yolun kenarına sürdük. Yeşil traktörler bu muhitte ziraat yapıldığının kanıtı gibi. Yol üzerinde köprüler çok amma altlarında akarsu yok. Ülkemiz gittikçe kuraklığa teslim oluyor.  Yol kenarında müşterilerini bekleyen karpuzcular, yazlık meyve satan seyyarlar fink atıyor. Karayolu oldukça işlek ve maalesef karşıdan karşıya geçmek isteyen birkaç ufak hayvan ezilmekten kurtulamamış.  

Sakartvelo sohbet

Kartvel dostlarımız da teşrif ettiler. Güzel ağırladık, ikramda bulunduk. Onlarla Türkiye'yi, Gürcistan'ı konuştuk, hoşbeş ettik. İstanbul'a "Konstantinopolis" diyorlar. Müslüman Gürcü dedik, itiraz etmediler. Sevindik buna, işte nihayet bizi anlayan bir Kartvel çıktı diye. Bizdeki hısım evliliğine, hala ve amca çocuklarının birbirleriyle yuva kurmalarına bir mana veremediklerini söylediler. Biz de dinen bir sakınca olmadığını dile getirdik.  

Eleğimsağma

Dönüş hazırlığına geçtiğimizde saatler 17.00'yi göstermekteydi. Yol boyunca hem yağış hem güneş vardı. Ve birden onu gördük. Elvan elvan bir eleğimsağma(gökkuşağı) . Bu da nasip oldu ya daha ne isteriz?  Altmış dakikalık seferin ardından tebdil-i mekan ferahlığıyla fakirhanemize girdik.

Değdi mi?

Değdi vallahi.

01/VI/2014 Pazar


Haberin kaynağı : http://www.macahelbizimdir.org
Macahel Bizimdir İnisiyatifi