Macahel’de Değişim ve Endişeler

Macahel veya Maçahel, yöresel bir şairimizin deyimiyle huzur ülkemiz, daüssılamız, hasretimiz, özlemimiz… Kimimizin hayatının büyük bir kısmının, kimimizin çocukluğunun ve/veya gençliğinin geçtiği yurdumuz, memleketimiz… Hepimiz Macahel’in zihnimize adeta nakşedilmiş güzelliklerle dolu halini hatırlıyor ve naif bir şekilde o haliyle kalmasını istiyor veya kaldığını ya da kalacağını zannediyoruz. Oysa yöre insanları olarak kendimizde dahi gözlemleyebileceğimiz hızlı değişimin, Macahel’de de gerçekleşmesi kaçınılmaz...

Bahsettiğimiz değişim olgusu, yörenin tabiatından örf, adet ve geleneklerine, kısacası kültürel değerlerine kadar uzanan geniş bir yelpazeyi içeriyor. Bu gerçekle yüzleşmemiz ve olumsuz olanlarına veya olma ihtimali taşıyanlarına karşı gerekli tedbirleri hep birlikte almamız gerekiyor. Tedbir derken, kanuni düzenlemelerden ziyade ortak bir toplumsal bilinç oluşturmayı, yeni olgulara karşı bir nevi yeni örfler tesis etmeyi kastediyoruz. Bu noktada sivil toplum örgütlerine veya inisiyatiflere, yöresel yöneticilere ve kanaat önderlerine, kısaca bu konuda duyarlı herkese büyük görev düşüyor.

Peki değişim sürecinin öne çıkan sebepleri nelerdir, öncelikle bunu saptamamız gerekiyor. Zira olumlu ya da olumsuz, değişim esasında bir sonuçtur. Bu sonucu doğru değerlendirebilmek için sebeplerini bilmemiz şart. Bu noktada yöreden, başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlere doğru gerçekleşen yoğun göçün, şehirlerde elde edilen ekonomik ve kültürel kazanımların, bilhassa tüketim alışkanlarının, keza tecrübe edilen yaşam biçim ve standartlarının ister istemez Macahel’e geri dönüşleri oluyor ve olacak…

Mesela neler oluyor? Hepimizin gözlemlediği üzere göç sebebiyle yöre nüfusu, özellikle kış aylarında çok azaldığı için, şehirdeki görece kolay iş imkânları gibi nedenlerle yörede bizatihi tarım ve bilhassa hayvancılıkla uğraşan aile neredeyse kalmamış vaziyette veya bu en temel uğraşı alanları büyük bir gerileme içinde. Köy yerinde neredeyse kurbanlık hayvanın dahi bulunamadığı bir yokluk, daha trajik olarak ise yumurtanın bile ilçeden sipariş edildiği bir yaşam biçimi gelişiyor. Tecrübe abidesi dede ve ninelerimizden gördüğümüz, öğrendiğimiz üzere, bugün çöp dediğimiz birçok materyalin dahi hayvan yemi veya en azından yakacak olarak değerlendirilip geri dönüşümünün sağlandığı geleneksel tüketim modelinden, yok olmasının yüz yıllar aldığı ifade edilen naylon poşetlerin umarsızca doğaya atılmaya başlandığı vurdumduymaz bir tüketim pratiğine doğru savruluyoruz. Yine benzer nedenlerle samimi ve sıcak köy evlerindeki düğünler yerine ruhsuz, monoton salon düğünleri tercih edilmeye başlanmış durumda. Örnekler çoğaltılabilir kuşkusuz…  Aslında bu ve benzeri sebeplere dayalı değişim, ülke genelinde de olan tabii bir süreç olup temelde öngörülemez bir nitelik taşımıyor. Dolayısıyla bu değişimi kabullenmek veya olumsuz yanlarına karşı tedbir almak nispeten daha kolay…

Burada asıl üzerinde durulması ve endişe edilmesi gereken, değişimi doğal mecrası dışında, olağandışı hızda gerçekleştiren ve gerçekleştirecek olan sebep, turizm adı altında yapılan faaliyetler. Gerçi bu konu, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin ortak bir meselesi olmaya aday bir nitelik taşıyor. Örneğin Trabzon’un Uzungöl ve Rize’nin Ayder Yaylası, özellikle imar kirliliği, düzensiz ve kuralsız yapılaşma açısından geri dönüşü olmayan veya çok zor olabilecek bir tehditle karşı karşıya. Uzun süredir sivil toplum temsilcilerince dikkat çekilen bu tehlikenin, nihayet resmi yetkililer tarafından da fark edilmeye başlandığını, bu konuda radikal tedbirlerin alınacağına dair açıklamaların medyaya yansıdığını görüyoruz.  

Benzer bir riskin, yöremiz için de mevcut olduğunu söylemek büyük bir kehanet olmasa gerek. Kaldı ki bunun bazı izleri görülmeye başlandı. Ülkemizde ne yazık ki en seçkin turist gruplarında veya organizasyonlarında bile çevre bilinci yeterince gelişmiş değil. Geçmiş yıllarda bu tür grupların düzenledikleri turistik turlar sonrasında çevreye gelişi güzel çöp bırakıldığı büyük bir üzüntüyle tarafımızca da müşahede edilmiştir.  Yöre mimarisiyle uyumu sorunlu turistik yapılar ise meselenin bir başka boyutu…

Bacasız sanayi olarak da anılan turizmin, başta ekonomik girdi olmak üzere elbette olumlu yönleri de var. Macahel özelinde yolların düzelmesinde turizmin de belirli bir etkisi olduğu ileri sürülebilir. Ancak önceki ve mevcut tecrübeler, bilimsel araştırmalar göstermiştir ki kontrolsüz bir biçimde geliştiği takdirde ciddi boyutlarda hem çevresel hem de kültürel tahribatlara yol açabilir. Yolların düzelmesi demişken, araba yolu temelinde özellikle yaylalara gidiş güzergâhlarının değişmesinin, farkında olmadan, çoğumuzun tatlı hatıraları arasında olan bir geleneğin de yok olmasına sebep olduğunu görüyoruz. Hayvancılığın henüz gerilemediği yakın zamanlara kadar, yaylaya çıkma veya yayladan inme başından sonuna kadar, yoldaki serin sularda verilen molalar dâhil maceralı bir yolculuk demekti. Artık yapılan yollar vasıtasıyla hayvanların bile araçlarla taşındığını duyuyor, bu geleneğin kalkmaya başladığını hüzünle öğreniyoruz.  

Peki, değişimin ortaya çıkardığı ve yukarıda çeşitli açılardan özetlemeye, birtakım örneklerle vurgulamaya çalıştığımız bu endişelere karşı ne yapmamız gerekiyor? Bir defa belirli sınırlar çerçevesinde değişimin gerçekleşmesi kaçınılmaz, bunu kabullenmemiz, buna ayak uydurmamız lazım. Asıl odaklanmamız gereken ise, değişimi kontrolsüz bir şekilde hızlandıran turizm ve benzeri diğer faaliyetler. Bu konuda mevcut kanunlara ve kurallara aykırı her türlü girişimin titizlikle takibi ve önlenmesi başta olmak üzere genel bir gözetim ve denetimin gerçekleştirilmesi, muhtarlıklar, kaymakamlık ve il turizm müdürlüğü gibi yetkili mercilerin görevi aynı zamanda. Ancak sivil toplumda da bu hususta duyarlılığın geliştirilmesi şart. Diğer yandan sürecin kontrol edilebilir bir biçimde gelişmesini sağlama açısından, Macahel gibi hassas bölgelere yönelik turizmin özel olarak teşvik edilmemesi gerektiği dahi ileri sürülebilir.

Macahel’in doğanın korunmasına dair koruma-kullanma dengesini içeren eşsiz geleneksel kültürü ile yetişmiş insan potansiyeli ve organizasyon yeteneği doğru bir şekilde değerlendirilebilirse tüm bu endişe doğuran tehditlere karşı gereken koruma kalkanının oluşturulacağından hiçbir kuşkumuz yok. Yeter ki meselelere ideolojik körlüklerle yaklaşılmasın, kişisel çekişmeler ve ihtilaflar bir yana bırakılsın…


Haberin kaynağı : http://www.macahelbizimdir.org
Macahel Bizimdir İnisiyatifi