Hukuki Olarak Özel Orman Statüsü ve Macahel

I. Genel Açıklamalar

Macahel'in GEF-II Projesi kapsamında pilot bölge olarak seçilmesiyle birlikte, son yıllarda bu bölge için çeşitli koruma modelleri önerilmiştir ve halen de önerilmeye devam edilmektedir. Anlaşıldığı kadarıyla, genel olarak GEF-II Projesinde (Türkiye Biyolojik Çeşitlilik ve Doğal Kaynak Yönetimi Projesi), Macahel doğasının ve biyolojik çeşitliliğinin korunmasında, bazı farklılıklarla beraber tabiatı koruma alanı, milli park gibi koruma statüleri öngörülmekte ve bu statülerin halkın katılımı ile yönetilmesi hedeflenmektedir {dip notu 1: Bunun gibi, Çağlar, Camili'nin Milli Parklar Kanunu'ndaki "tabiatı koruma alanı" statüsüne dönüştürülmesini, milli park ya da tabiat parkı statülerinin söz konusu Kanunun 8.maddesi gereğince olumsuz yapılaşmalara yol açabileceğini, ancak tabiatı koruma alanı yönetiminde halkın da yer almasını sağlayıcı düzenlemelerin yapılması gerektiğini savunmuştur. Bakınız; Yücel Çağlar, "Camili ve Çevresi İçin Ne Yapılmamalı, Ne Yapılmalı", Macahel Dergisi, Sayı2, Ocak 1996, s.4 ve devamı}. Buna karşılık bir kısım görüşler, Macahel için özel bir koruma statüsünün öngörülmesi gerektiğini savunmakta ve bu bağlamda biyosfer önerisini ifade etmektedirler {dipnotu 2: Türker Alkan, "Macahel Biyosfer Alanı Olmalıdır", Macahel Dergisi, Sayı:5-6, Ocak 1999, s.26 ve devamı. Aynı yazıda, ülkemizde biyosfer koruma alanlarının yasal dayanaklarının bulunmadığı ifade edilmiştir (s.28). Benzer şekilde, aynı dergide yer alan "Gerçekten Doğruya" isimli yazıda da Macahel için özel bir statünün gerekliliği vurgulanmaktadır. Bakınız; Veysel Yılmaz, Halit Zengin, "Gerçekten Doğruya", Macahel Dergisi, Sayı:5-6, Ocak 1999, s.20 ve devamı.}. Bu kapsamda ikinci görüşe yaklaşan, fakat bazı farklılıklara sahip olan üçüncü bir görüş ortaya çıkmıştır. Buna göre, Macahel doğasının ve biyolojik çeşitliliğinin korunmasında 6831 sayılı Orman Kanunu'nda düzenlenen "Hususi (Özel) Orman" statüsü, Macahel için en ideal çözümdür {Selman Dursun, Selim Dursun, Erdal Küçük, Erol Altın, "Macahel'in Gerçek Sorunları ve Çözüm Yolları", Çveneburi Kültürel Dergi, Sayı:45, Temmuz-Eylül 2002, s.13 ve devamı}. Bu görüş, diğerlerine oranla Macahel'deki fiili duruma daha çok uymaktadır. Çünkü, bilindiği gibi, halihazırda Macahel ormanları fiili sahiplenmeye (yani zilyedliğe) dayalı olarak yöre sakinleri arasında paylaşılmıştır. Ayrıca Macahel ormanlarının, dolayısıyla doğasının yüzyıllarca, fiilen varolan bu statüyle korunmuş olması (ki bu gerçek herkes tarafından çekincesiz olarak kabul edilmektedir), bu fiili durumu bir anlamda hukukileştiren özel orman statüsünü daha da önemli kılmakta ve haklı olarak halk arasında destek bulmaktadır. Değişik bir ifadeyle, madem ki mevcut fiili statü, Macahel doğası için yararlı olmuş, onun korunmasında en önemli fonksiyonu oynamıştır, o halde herhangi bir yeni veya farklı bir statüye ihtiyaç olmaksızın bu fiili durumun resmileştirilmesi en tutarlı ve en mantıklı çözüm yoludur.

Bu noktada, özel orman statüsü nedir?, ne gibi yetki ve sınırlamalar içermektedir?, Macahel'de bu statünün uygulanmasında hukuksal bir engel var mıdır? gibi soruların yanıtlanması önem arz etmektedir. Bu çerçevede, Macahel yöresinden yetişen bir kamu hukukçusu olarak, Orman Hukuku Mevzuatındaki ilgili hükümleri ana hatlarıyla da olsa incelemeyi ve bu şekilde yukarıdaki soruların cevaplarını ortaya koymaya çalışmayı, yöre halkından bu konuda gelen talepler karşısında, yerine getirilmesi gereken bir borç sayarak bu yazıyı kaleme aldım. Bu düşünceyle aşağıda, öncelikle konuyla ilgili hukuki düzenlemeler, basit ve anlaşılır bir dille, içerik hakkında bir fikir verecek ölçüde irdelenmiş, daha sonra Macahel eksenli değerlendirmelere yer verilmiştir.

II. Özel Orman Statüsü

Özel Orman statüsü, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun muhtelif hükümlerinde, Kanunun dilinin eski olması nedeniyle "Hususi Orman" adı altında düzenlenmektedir. Konuyla ilgili ilk hüküm, Orman Kanunu'nun 4.maddesinde yer almaktadır. Söz konusu madde ormanları, "mülkiyet ve idare" bakımından üçe ayırmakta ve bunların arasında özel ormanlara da yer vermektedir. Buna göre özel ormanlar, diğer orman türlerinden (devlet ormanları ve tüzel kişiliği haiz kamu kurumlarına ait ormanlar) mülkiyet ve idare biçimi yönlerinden ayrılmaktadır. Farklı bir ifadeyle, bu ormanların mülkiyeti ve idaresi, devlete veya kamu tüzel kişiliklerine değil, herhangi bir gerçek veya tüzel kişiye ait olmaktadır. Özel ormanlarla ilgili ikinci hüküm, Kanunun 7.maddesinde bulunmaktadır. Madde, orman kadastrosu ile ilgilidir. Maddeye göre, diğer orman türleriyle birlikte özel ormanların kadastrosu, sınırlarının tayin ve tespiti, maddede belirtilen kişilerden oluşacak olan "orman kadastro komisyonları" tarafından gerçekleştirilir.

Bu genel hükümlerin dışında, Orman Kanunu'nun "Dördüncü Faslı" tamamen özel ormanlarla ilgilidir. Bu fasıl da kendi içinde, I- Tahdit, Harita, İşletme ve İmar (madde 50-54), II- İdare ve Muhafaza (madde 55-56) şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Tahdit, Harita, İşletme ve İmar bölümüne ilişkin maddelerde, genel olarak; özel orman sahiplerinin, orman sınırlarına belirli işaretleri koymakla yükümlü oldukları (madde 50), Orman İdaresince onaylanacak harita ve amenajman planına göre ormanı işletecekleri ve idare edecekleri (madde 51), özel ormanların 500 hektardan küçük parçalara ayrılarak satılamayacağı ve mirasçılar arasında paylaşılamayacağı (madde 52/fıkra 1), belirli izin ve sınırlar içinde özel orman alanlarında inşaat yapılabileceği (madde 52/fıkra2), özel ormanların, Orman İdaresince tapu idaresine bildirileceği (madde52/fıkra 3), özel orman sahiplerinin birden fazla olması halinde bir kişinin Orman İdaresine karşı sorumlu müdür olarak gösterileceği (madde 53), özel ormanlardaki çeşitli işlerde çalışan orman memurlarının masraflarının orman sahipleri tarafından ödeneceği (madde 54) hükümleri yer almaktadır.

İdare ve muhafaza bölümüne ilişkin maddelerde ise, özel ormanların idare ve muhafazasının (korunmasının) Devletin kontrol ve denetiminde, özel orman sahiplerine ait olduğu (madde 55), Kanunun, Devlet ormanlarına ilişkin belirli hükümlerinin özel ormanlara da uygulanacağı (madde 56/fıkra 1, 2), özel ormanlardaki avlanma, otlatma ve meyvelerin toplanmasının sahiplerinin iznine bağlı olduğu (madde 56/fıkra 3) ifade edilmektedir.

Bu kapsamda, Devlet ormanlarına ilişkin hükümlerden özel ormanlara da uygulanması öngörülen maddelere (madde 14, 15, 17, 19, 41, 42) kısaca değinmekte yarar vardır. Buna göre, Devlet ormanlarında olduğu gibi özel ormanlarda da, A-Yetişmiş veya yetiştirilmiş fidanları kesmek, sökmek, ekim sahalarını bozmak, yaş ağaçları boğmak, yaralamak, tepelerini veya dallarını kesmek veya koparmak veya ağaçlardan yalamuk, pedavra hartama çıkarmak, B-Dikili yaş veya kuru ağaçları kesmek veya bunları kökünden sökmek veya bunlardan kabuk veya çıra veya katran veya sakız çıkarmak, yatık veya devrik ağaçları kesmek veya götürmek, kök sökmek, kömür yapmak, C-Palamut, ıhlamur çiçeği, her çeşit orman örtüsü, mazı kozalağı tıbbi ve sınai nebatları veya orman tohumlarını toplayıp götürmek, D-Ormanlardaki göl, gölet, baraj ve derelerde dinamit atmak veya zehir bırakmak suretiyle avlanmak, E-Ticaret amacıyla olmaksızın kendi ihtiyacı için toprak, kum ve çakıl çıkarmak yasaktır (madde 14). Ancak, fidan sökmek ve dal kesmek ile orman hasılatı elde etmek üzere B bendindeki hareketleri ve muhtelif faydalar için C bendindeki hareketleri yapmak, Orman İdaresinin izni ile mümkündür (m.15). Bu konudaki diğer bir hükme göre, ormanlar içinde belirli binalar dışında bina yapımı, tarla açılması, ormana yerleşilmesi yasaktır (madde 17/fıkra 1). Bu yasağa aykırı olarak yapılacak binaların, açılacak yerlerin tapuya tescil edilemeyeceği, buralara Orman İdaresince el konulacağı (m.17/fıkra 2), özel ormanlarda gerçek veya tüzel kişiler tarafından kamu yararına yapılacak bina ve tesisler için Orman Bakanlığı'nın izin verebileceği, bu durumda kullanım süresi [bu süre Devlet ormanlarında 49 yıldır (madde 17/fıkra 3)], bedeli, bina ve tesislerin devri gibi konuların taraflarca tespit edileceği hüküm altına alınmıştır (madde 17/fıkra 4). Kanunun 19.maddesine göre, ormanlara her türlü hayvanın sokulması yasak olup, ancak kuraklık gibi olağanüstü hallerde Orman İdaresinin tespit edeceği esaslar dahilinde otlatmaya izin verilebilir. Özel ormanlarda da uygulanacağı belirtilen 41 ve 42. maddeler ise, orman ürünlerinin nakliyesine (nakliye tezkeresi ve saire) ilişkin şekli düzenlemeler öngörmektedir.

Özel ormanlara özgü bu hükümlerin dışında, bütün orman türleri için geçerli olan ve I- Ağaçlandırma ve İmar, II- Orman Yangınlarının Söndürülmesi, III- Orman Memurlarının Silah Taşıma ve Kullanma Hak ve Salahiyetleri, IV- Suçların Takibi, başlıklarından oluşan "Müşterek Hükümler" isimli beşinci fasıl maddeleri, kuşkusuz özel ormanlar için de geçerlidir.
 

III. Statünün Macahel'de Uygulanabilirliği

En başta belirtmek gerekir ki, özel orman statüsünün Macahel'de uygulanabilmesi için bazı mevzuat engelleri söz konusu olabilir. Zira Türkiye'deki bütün özel ormanlar, 9.7.1945 tarih ve 4785 sayılı Kanunla devletleştirilmiştir. Buna karşılık, 24.3.1950 tarih ve 5658 sayılı Kanunla ise, devletleştirilen ormanların, belirli özelliği haiz kısmının geri verilmesi, yani tekrar özel orman statüsünü kazanma imkanı getirilmiştir. Nitekim, Orman Kadastrosu ve 2/B Maddesi Hakkında Yönetmeliğin, Devletten başkasına ait ormanların kadastrosuna ilişkin 25.maddesinde, yukarıda değindiğimiz 4785 sayılı Kanuna göre devletleştirme dışı bırakılan ormanlar ile 5658 sayılı Kanunla iade edilmiş ormanların özel orman olarak sınırlandırılacağı hüküm altına alınmıştır. Bunların dışında ayrıca, kesinleşmiş mahkeme kararı veya Bakanlık Olur'u ile teşekkül eden özel ormanlar, 1945 tarihinden sonra Orman İdaresine karşı açılan dava sonucunda alınan tapu içinde kalan ormanlar ve tapulu arazi içinde 1945'ten sonra ekim-dikim yoluyla yetiştirilen ormanlar da özel orman olarak tespit edilirler. Bu bağlamda, Macahel ormanlarından 4785 sayılı Kanun kapsamında devletleştirme dışı kalan orman olup olmadığı ve yine 5658 sayılı Kanunun günümüzde Macahel'de uygulanarak, devletleştirilen ormanların iadesinin mümkün olup olmadığı araştırılabilir.

Yapılacak girişimler sonucu, özel orman statüsünün Macahel'de, hukuki olarak uygulanmasının bugün için mümkün olamaması halinde, bunun bir proje olarak ileri sürülmesi mümkündür. Böyle bir girişimin, yöredeki proje önerileri furyası karşısında, fiili duruma yaklaşan ve bu nedenle halk tarafından destek bulan bir nitelik taşıması nedeniyle başarı şansının yüksek olacağı kanaatindeyiz. Kaldı ki, GEF-II Projesinde yer alan şu ifadeler de bunu destekler özelliktedir. Projenin "Ek olarak Ek No:11"(Additional Annex No:11) bölümünün, "Türkiye Biyolojik Çeşitlilik ve Doğal Kaynak Yönetimi Projesi İlgi Grupları Analizi ve Katılımcı Yaklaşım"(TURKEY: Biodiversity and Natural Resource Management Project Stakeholder Analysis and Participatory Approach) başlığının, "Yerel Sosyo-ekonomik Koşullar"(Local Socio-economic Conditions) alt başlığında yer alan 13. maddede, "Türkiye'de korunan alanların çoğu ormanlık alanlardadır ve %99'u hükümete ait olan bu yerler yine hükümet tarafından işletilmektedir. Anayasaya göre, orman alanı mülkiyeti devredilemez. Ormanların yönetilmesi ve işletilmesi hükümetin sorumluluğundadır. Bütün orman alanlarının millileştirildiği 1945'ten önce özel mülkiyetli ormanlar mevcuttu. Kamuoyu, özellikle de özel orman sahipleri, ormanlarda ya da orman yakınlarında yaşayan ve orman ürünlerinden faydalanmaya alışmış olan köylüler ormanların millileştirilmesine büyük tepki gösterdiler. Genel olarak, ormanların millileştirilmesi, ormanların sürdürülebilir kullanımı konusunda orman köylülerinin hassasiyetini azalttı. Orman kaynaklarına sahip olma duygusunu yitiren ve diğer insanların bu orman kaynaklarını kullanmasını engelleyecek yasal olanaklardan yoksun olan orman köylüleri, ormana yönelik hassasiyetlerini yitirdiler. Ayrıca, araziler üzerindeki yetersiz tasarruf ve genel olarak tamamlanamayan orman kadastrosu, arazi mülkiyeti ve kullanımı konusundaki belirsizliği arttırdı ve sadece bireyler arasında değil, komşu topluluklar ve hatta hükümet birimleri arasında sorunlara sebep oldu. Sonuç olarak, orman yangınları ve kaçak orman kesimi 1945'ten bu yana hızla arttı ve kitlesel biyolojik çeşitlilik kayıplarına sebep oldu" {dip notu 3: http://www.gefweb.org/Documents/Project_Proposals_for_Endorsem/Turkey_PAD.pdf}ifadeleri yer almaktadır. Bu ifadeler dahi, özel orman statüsünün, ormanların, halkın katılımının sağlandığı bir sürdürülebilir koruma açısından en ideal statü olduğunu açıkça göstermektedir. Çünkü, yukarıdaki ifadelere baktığımızda, özetle ormanların devletleştirilmesinin ormanların korunmasındaki hassasiyeti azalttığı, çeşitli yönlerden özellikle vurgulanmıştır. Yukarıda çizilen tabloda, Macahel yine ayrı bir yere sahiptir. Zira bütün özel ormanların devletleştirilmesine rağmen, halk fiili olarak eski statüyü, yani özel orman statüsünü devam ettirmiş ve bu şekilde ormanlar bugüne kadar sürdürülebilir bir kullanımla korunmuştur. Dolayısıyla projede belirtilen ve devletleştirmeden kaynaklandığı öne sürülen hassasiyet azalması, Macahel'de neredeyse söz konusu olmamıştır diyebiliriz. Bu durum, nüfusun yoğun olduğu eskiden olduğu gibi bugün de aynıdır. Daha açık bir ifadeyle, nüfusun yoğun olduğu zamanlarda dahi yöre ormanları, özel orman statüsü sayesinde sürdürülebilir olarak korunmuştur. 

SONUÇ: Bütün bu açıklamalar çerçevesinde, son yıllarda çevresel konularda oldukça öne çıkan bir kavram olan "sürdürülebilir koruma"nın Macahel'de uygulanma imkanını tespit noktasında, Macahel'in şimdiye kadar sürdürülebilir bir biçimde korunmuş olduğu gerçeğinden çok kolay bir şekilde bir sonuca varmak mümkündür. Bu konuda, Macahel'in günümüze kadar, sözle değil, fiilen ne şekilde korunmuş olduğuna bakmak yeterlidir. Dolayısıyla bu fiili durumun, yani özel orman statüsünün resmileştirilmesi, Macahel doğasının sürdürülebilir korunmasında en etkili ve halkın katılımının sağlandığı bir yol olarak önümüzde durmaktadır. Bu şekilde, yöreden geçirilmesi düşünülen ve oldukça hassas bir konu olan kadastro işlemlerinin de büyük bir ihtilafa yol açmadan gerçekleştirilmesi olanak dahiline girecektir. Söz konusu statünün uygulamaya geçirilmesinde, öncelikle mevcut düzenlemelerdeki uygulanma kabiliyeti araştırılmalı, mümkün değilse ayrı bir proje olarak -ideal olanı budur- ileri sürülmeli veya GEF-II Projesi kapsamına sokulması sağlanmalıdır(yukarıda projeden aktardığımız ifadeler, Projenin bu statüyü desteklediğini göstermektedir). Bunun aksine, yöre ormanlarının kadastroda, Devlet ormanı olarak belirlenmesi ya da mevzuatımızda bulunan (milli park, tabiatı koruma alan gibi) veya bulunmayan (biyosfer gibi) çeşitli koruma statülerinin uygulanma çalışılması, bütün bu statülerin mevcut durumu öyle veya böyle kökten değiştiriyor olması ve bunun halk nezdinde tepkiye sebep olma olasılığı {dip notu 4: Söz konusu statülerin (milli park, tabiatı koruma alanı) yukarıda belirtilen toplumsal sakıncalarının yanında, yasal düzenlemelerinden kaynaklanan (örneğin bu statüler kapsamında çeşitli yapılaşmalara izin verilebiliyor olması ve bunun yöre doğal güzelliğine olumsuz etkisi) sakıncaları da bulunmaktadır} karşısında oldukça zordur ve bir çok sıkıntıya, ihtilafa yol açar nitelik gösterecektir. Daha önemlisi, bu yöndeki girişimler, yöre doğasının korunmasındaki hassasiyeti azaltma ve hatta tamamen ortadan kaldırma şeklinde reaksiyonları doğurma olasılığını bünyesinde barındırmaktadır. Buna karşılık özel orman statüsünün resmileşmesi, Orman Kanununun yukarıda açıkladığımız sınırlamaları kapsamında, yöre doğasının korunması noktasında Macahel için, orman birikimi açısından ülkemiz için ve hatta çevrenin koruması yönünden küresel çapta büyük önem taşımaktadır. Elbette ki Orman Kanununun özel ormanlara ilişkin mevcut düzenlemesinin artı ve eksileri olabilir ve bu konu uygun ortamlarda tartışılarak gerekli düzeltmeler yapılabilir.

Son olarak, Macahel'deki bütün bu çalışmaların, yörenin yıllarca çilesini çekmiş olan ve halen de çekmeye devam eden halkının istekleri doğrultusunda, onların yararına gelişmesini ve ne olursa olsun yöredeki birlik ve beraberliğin asla bozulmamasını dileyerek ve herkesi bu yönde çaba harcamaya davet ederek yazımı bitiriyorum.


Haberin kaynağı : http://www.macahelbizimdir.org
Macahel Bizimdir İnisiyatifi