Camili Bölgesinin Sorunları ve Çözüm Yolları

Mülki amirlerin Camili Bölgesi-Maral Köyü’nü ziyaretleri dolayısıyla hazırlanan konuşma metnidir.

Sözlerime başlamadan önce, yurdumuzun en ücra köşesine gelip, çok kısa da olsa sorunlarımızı dinlediğiniz, halimizi sorup, köyümüzü yerinde incelediğiniz için sizlere, şahsım ve Maral Köyü halkı adına teşekkürlerimi bildirmek isterim.

Camili Bölgesi ve Maral Köyümüz, yöremiz için iştahı kabaran bazı çıkarcı çevrelerin yansıttığı gibi, açlıktan kıvranan, avuç açmış yoksul değil, sadece ulaşım mağdurudur. Ancak görüldüğü gibi bölgemiz, ilk bakışta vahşi doğa görünümü olan, fakat içinde sayısız, eşsiz biyosfer rezerv zenginliğini barındırmaktadır. Yöre insanı bu zenginliğe sahip çıkmış, günü birlik çıkarlar uğruna değerlerini heba etmemiş, zenginliğini, kimsenin oyununa gelmeden burada yaşayan insanlar için değerlendirmiştir.

Bu zenginliğin gerçek sahibinin burada yaşayan insanlar olduğu bilinciyle birlik ve beraberliğimizi sağlar, hiçbir çıkarcı kurumun oyununa gelmez, kendi fikirlerimizi başkasının zenginliğine tercih etmezsek ümit ederim ki çok hızlı ilerleme sağlayacağız. Yeter ki kendi değerlerimizi, zenginliklerimizi bilelim, geçmişimizi unutmadan, başkasının oyunlarına gelmeden ağırlığımızı koruyalım. Bu kadar mahrum bir yerde kendi kendine yeten bir toplumun, her halde başaramayacağı bir şey yoktur. Aksi halde bu ağır mahrumiyetler izah edilemeyecek, hatta daha da ağırlaşacak, sonuçta zamanın çoğunu üstü açık cezaevi biçiminde yaşamımızı köreltmeye devam edeceğiz.

İnanılması zor, ama gerçek olan bu ağır zorluklarımızı aşamamanın veya bu zorlukların sürmesinin müsebbibi ne mülki idarecilerimiz ne de hükümetimizdir. Bunun sebebi, yöre muhtarları olarak birlik ve beraberlik içerisinde bulunmamamız olduğunu fark edemeyişimizdir. Dışarıdan gelip, bu durumdan yararlanan bazı çıkarcı kişi ve kurumlar, yörede üç beş yandaş bulup, sanki Camili Bölgesi bir bütün olarak yanlarında imiş gibi hareket ediyorlar. Bölgemizin yerel yönetimini ve halkımızı hiçe sayıyorlar. Camili Bölgesi kendilerini kucaklamış, kendilerini de sanki Camili’yi bir bütün olarak temsil ediyormuş gibi lanse ederek, devlet kurumlarını ve bazı siyasileri ikna edip, Camili adına projeler yapıyorlar.

Davranışlarıyla Camili Halkının doğup büyüdüğü, göz bebeği gibi sevdiği mülk ve mekânlarından nefret ettirmeye, hatta gelecekte bu güzelim yöremizin tahrip edilmesine sebep olacakları gibi endişeler taşımaktayız. Çünkü bu kurumlar, Camili Bölgesinde asırlardır yaşayan bizlere bazen istilacı dediler, yöre insanına hiçbir değer vermediler. Oysa yörenin bu kadar güzel ve bozulmadan saklı kalması, buradaki insanların bilinçli ve benzersiz sahiplenme, koruma ve kullanma sistemi ile olmuştur. Bu koruma sisteminin dünya koruma projelerine örnek olmasının istediğimizde,  söylemekte güçlük çektiğimiz ifadelerle Camili Bölgesi insanına, “insancık”, “adam müsveddeleri”, “ciğeri beş para etmez” gibi ahlak dışı yakıştırmalarda bulunduklarını açıkça gördük.

Bu durum karşısında bizler elbette sessiz kalmadık, uzun uzun, açık açık, tüm idarecilerimize, Unesco ve Dünya Bankası yetkililerine gerçekleri anlatmamıza rağmen, halen yerel yönetim ve halkımız kaale alınmamış gibi görünmektedir. Geçtiğimiz yakın zaman içerisinde Sayın Orman Bakanımızın açıklamalarında, “bazı örgütlerin her yerde destekleniyorlarmış gibi gösterip, halka rağmen hareket ettiklerini anlıyoruz” gibi açıklamaları yüreğimize su serpmiştir. Demek ki yönetimlerin tamamen zenginin ve güçlünü yanında olmadığını, halkın sesinin de kendilerine ulaştığını görmemiz, bizleri çok memnun etmiştir. Ancak bizleri rahatlatmaya yeterli mi diye soracak olursak, asla yeterli değildir. Çünkü imkânı olanlar bu tür yerlerde insanları hiçe sayıp, insansız projeler üretip, yalnız doğayı düşünmektedirler. Bu düşünceler, buna benzer projeler incelendiği zaman, gelecekte hem insanlarımızı mağdur edecek, hem de hazır korunmuş tabiata sahip çıkıp, kendileri korumuş gibi kandırmalarla, kuruluşlarını ve kendilerini kurtarıcı gibi lanse edip, asıl sahibi olan yöre insanını da hiçe sayıp, bu yerleri kurtaracaklarını düşünenler, korkarım ki gelecekte büyük zararlara sebebiyet vereceklerdir.

Çünkü bu doğayı, bu tabiatı hiçbir kişi ve kurum bir yerden getirip Camili’nin üstüne örtmediler. Bu doğanın sahibi, bu doğa ile sorunsuz, iç içe yaşayan, eşsiz koruma kullanma ve sahiplenme sistemiyle onu bugüne kadar koruyan Camili insanıdır. Hiçbir şekilde bu gerçeğin aksi iddia edilemez. Çünkü Camili insanı orman sevgisini, tabiat sevgisini bilmemiş olsaydı şimdiki biyosfer zenginliği olmazdı. Camili’yi de kimse konuşmazdı. Demek ki Camili ve zenginliği Camili insanına aittir. Camili yöresi ve insanı yasakçı, baskıcı zihniyetle asla idare edilemez; bu tabiat ancak sevgi, hoşgörü ve Camili kültürüne sahip çıkarak korunabilecektir.

Ben tekrar ısrarla vurgulamak istiyorum: eğer ki Türkiye ve Dünya ormanlarını, tabiatını korumak istiyorsak ki buna da mecburuz, Camili modelini örnek almalıyız. Bu modelde hiçbir zaptiye, kolluk gerekmemektedir. Davet ediyorum, buyurun gelin, modelimizi yerinde inceleyin diyoruz. Halkımızın hiçbir zaman tabiatla bir sorunu olmamıştır, tahripçilik söz konusu dahi değildir. Bırakın Camili’nin ağacını, yaprağını, taşını, sahipleri korusun.

Eğer ki Camili ve insanına yardım etmek düşünülüyorsa, Değerli Kaymakamımız, Sayın Ogün BAHADIR Beyefendiyi, olağanüstü çalışmalarını ve gayretlerini örnek almak yeterlidir. Camili’nin sorununun ulaşım olduğunu kavrayan bu mülki amirimiz, daha kış gelmeden, şimdiden ulaşım yollarını aramaktadır. Camili insanını rahatlatmak için, çaresiz kalındığında, sınır ötesi imkânlara başvurup çözümler üretmektedir. Bu iş her ne kadar emir ve ekip işi olsa da, sonuçta fiiliyata ve gözle görünen gayretlere bağlıdır. Açıklaması şudur ki; 11. aydan sonra psikolojisi bozulan, Kış mevsiminde ulaşım derdini, hayallerini de taşıyan Camili insanını rahatlatıcı, Camili-Muratlı geçişi için göstermiş olduğu çaba ve çalışmalarından dolayı kendilerine şahsım ve köyüm adına teşekkürlerimi sunuyorum. İşte Camili insanına yardım budur. Camili insanını hatırlamak budur. Bu olayı, hem kendinden sonra gelecek mülki amirimizin, tüm kurum ve siyasilerimizin hem de Camili Bölgesinde kendilerini kurtarıcı olarak görenlerin, en büyük örnek olarak görmelerini istiyorum.

Camili Bölgesi ve insanı için asıl kalıcı çözümün tünel olduğu bir gerçektir. İnşallah zamanla yetkililerimizin, bu gerçeği de göreceklerine inanıyorum. Bunun gerçekleşmesinin de yukarıda belirttiğimiz gibi, Camili bölgesinin tüm kurumlarının birlik ve beraberlik içerisinde, tek ses olmalarından geçtiğini çok iyi biliyorum. Umarım ki tek ses haline gelirler. Halkımızın kaderiyle oynamadan, halkımızın yararına adım atılmasını temenni eder, Camili Bölgesi için tek kelime ile olsa destek çıkan, bu konuda emeği geçen herkese teşekkür eder, sevgi dolu saygılarımı sunarım.


Haberin kaynağı : http://www.macahelbizimdir.org
Macahel Bizimdir İnisiyatifi